Hayatımda “hayır” kelimesini çok az kullanıyordum. Hatta “hayır” demeyi hiç bilmiyordum.

Hayır demek, karşı tarafı kırmak, onun isteğini geri çevirmek, nezaketsizlik, hatta bazen yapamam demek, yetersizlik anlamına gelirdi benim için. Eminim şu devirde bile birçok insan için hayır kelimesi bunlardan en azından birkaçını ifade ediyordur. 

Yıllar sonra, 35 li yaşlarımdan sonra, birçok evet kelimesi bana batmaya başladı. Anlam veremediğim bir şekilde her evet bende bir sinir, bir rahatsızlık hatta buhran yaratmaya başladı. Allah allah, bu zamana kadar doğru olan şeyde şimdi ne yanlışlık vardı?

İçime yönelip, neler olup bittiğini anlamaya başladığımda, istemeden söylediğim her evet kelimesinin bana bir zarar verdiğini gördüm. İçimdeki ben şunu söylüyordu bana; senin istemediğinin bir önemi yok, karşı tarafa ayıp olmasın diye yaptın, bravo sana, senin bir önemin yok, senin düşüncenin bir önemi yok, sen önemsizsin. Birden uyandım, kendime bu kötülüğü nasıl yapmıştım. Kimseye ayıp olmasın ama bana ayıp olabilir, herkesin istediği olsun ama benim istediğim olmayabilir, aman onlar kırılmasın ama ben kırılabilirim. Kırılmıştım da yıllarca… İçimdeki rahatsızlık buydu; kırgınlık.

Anladım ki, insan önce kendini sevmeli, önce kendini önemsemeli, önce kendine değer vermeli… Kendine vermediğin bir değeri, başkasına verirsen, içindeki sen sana işte böyle uyarıda bulunur. Çünkü bu hayatı kendi isteklerin üzerine yaşamaya geldin, kendi isteklerin üzerine deneyimlemeye geldin, özgürsün… Nerden çıktı bu kurallar? Başkası üzülmesin, başkası kırılmasın… Ya sen?

Eğer içindeki seni dinlemezsen, sonu çok daha büyük rahatsızlıklara ve fiziksel hastalıklara sebep olmaya başlayabilir.

Tabiki hayatta birçok sorumluluk üzerimize geliyor. Toplumun bize biçtiği annelik rolü, babalık rolü, evlatlık rolü, kardeşlik rolü, akrabalık rolü, vs vs… Toplumun bize biçtiği roller saymakla bitmez gerçi! Zaten bu rolleri severek yaptığımıza hiç kuşku yok. Ama bizim hayır kelimesini kullanmayışımız, kendi özel alanımızı koruyamamak demektir. Özel alanlarımızı koruma altına alan kelime, kendi isteklerimiz doğrultusunda, hayır kelimesini kullanabilmektir.

Evde bir yemek zamanı olup da, bu saate uymayan ve sizin dinlenme zamanınızdan çalan bir aile ferdi için kolayca hayır diyebilmelisiniz. İşimizde, toplantı yaparken katılmayan, geç kalan, daha sonra sizin iş saatinizden çalıp da, toplantı konularını tartışmak isteyen birine hayır demeyi bilmelisiniz.

Enerjiniz düşükken, enerjisi düşmüş bir arkadaşınız size dert yanmak istediğinde hayır demeyi bilmelisiniz. Sizin kendinize hayrınız olmadığı bir günde, başkasına nasıl yardım edebilirsiniz, sizin enerjiniz daha da düşmez mi? Daha da negatif enerji yüklenmez misiniz?

Herşeyden önce, birer birey olduğumuzu hatırlamaya ihtiyacımız var. Toplumun en küçük biriminin aile olduğunu öğrendik hep okullarda. Fakat toplumun en küçük birimi insandır. Biz kendimizi önemsemezsek, içimizdeki ben kendini değersiz hissedeceğinden, kendimizi bir türlü sevemeyeceğiz. Kendini sevmeyen insanın enerjisi düşüktür, en basitinden yüzü asıktır. Kendine asıyordur o suratını… Kendine küsmüştür. Kendine küs bir insan sizi sevebilir mi?

Kendinize küsmemek için, kendinize değer vermek için, neyi yapıp neyi yapmamakta özgür olduğunuzu hatırlayıp, kendi sınırlarınızı belirlediğiniz bir yaşam dileğiyle…