Affet beni…

Affetmek konusu çokça işlenen bir konu. Ben size daha akılda kalıcı birkaç örnekle ve benzetimlerimle konuyu anlatmak istiyorum.

Benliğimizdeki iki ayrı “ben” var. Biri içsel kaynağımız, saf ben, gerçekte olan ben, yaratılmış en yüce varlık ben, saf ben… Bu tarife bazı uzmanlarımız içsel benliğimiz, kimileri yüksek benliğimiz der. Ben bu benliğe “saf benlik” demek istiyorum. Diğer ben ise; “egomuz”. Yani bu zamana kadar öğrenilmiş, deneyimlemiş olduğumuz her şeyi kaydetmiş olan ve yeri geldiğinde hemen gerekli yerden çıkarıp önümüze koyan kayıtlarımız. 

Sepetinizde Ne Var?

Hayatımızı bir an için bir sepet olarak düşünün, tüm taşadıklarınızı, tüm elde ettikleriniz, tüm kaybettikleriniz, tüm duygularınız, herşeyin bir sepet içinde olduğunu düşünün…

Bu sepet siz doğarken, size ismi HAYAT olarak hediye edildi. Siz sepetinizi aldınız ve başladınız hayatınızı doldurmaya, yaşamaya.   

Bilinçaltı Nedir?

Bilinçaltı nedir? Nerdedir? Nasıl işler? İşte bu sorulara cevap ararken yaptığım araştırmalar sonucunda sizlere bazı bilimsel kuramlardan ve olgulardan bahsetmek istiyorum.

Analitik psikolojinin kurucusu olan Psikiyatr Carl Gustav Jung, bilinçaltı üzerine çok ciddi ve önemli araştırmalar yapmıştır. “İnsan ruhuna yöneliş” adlı kitabında insanın kendini tanıma fırsatı bulduğu aşikârdır. Jung’a göre bilinçaltını tanımlamak için önce bilinci tanımak gerek. Bilinç en kısa ifadeyle “farkındalık” tır. Farkında olarak yaptığımız herşey bilinçle yapılmıştır.